Mimari

Dekonstrüktivizm Nedir?

  • Monday, 04 February 2019
Dekonstrüktivizm Nedir?

Dekonstrüktivizm; modern dünyanın belirsizlik, yıkıcılık ve yabancılaşma gibi kavramlarını içeren fenomolojinin (görüngü bilim) işaret ettiği tesadüfi dünyayı dışlamak yerine bütün olumsuzluklarıyla kabul eden bir ‘modernizm’dir. Dekonstrüktivist bir yapı olan Berlin Yahudi Müzesi’ni ele alalım; Daniel Libeskind’in “Between The Lines”  İki yapıdan oluşan müze, Berlin merkezinde yer alan 18. yüzyılda inşa edilmiş olan barok bir mahkeme binası ile Polonya kökenli Amerikalı mimar Daniel Liebeskind’in dekonstrüktivist çizgileriyle var olan yapının birleşimiyle şehrin kötü anılarını bize hatırlatır. Parçalanmış bir Davut yıldızı biçiminde olan yapı içinde bulunan insanı ve dışarıda şehri seyreden insanı rahatsız kılmak amacındadır. Bizi tatlı dünyamızdan bir an koparıp insanların iyi vatandaş olarak yarattığı vahşete dikkatimizi çeker. Yapı rahatsız etmek için tasarlanmıştır dolayısıyla daralan sirkülasyon alanları hiçbir yere çıkmayan merdivenler, sert yırtıklar ve yaşamayan bahçelerle amacına hizmet eden bir tasarıma sahiptir. Bu örnek ile de anlıyoruz ki dekonstrüktivizim bize bir amacı anlatmak üzere kurgulanmış bir tasarım sunar.

 

Dekonstrüktizim (yapıbozum) terimini ilk kez New York Times’ta tasarım üzerine yazı yazan Joseph Giovannini kullanmıştır. Dekonstrüktivizm’in yaratıcısı Derrida , kendi metodunu bir mimari tasarım olarak ileri sürmemesine rağmen,felsefe ve mimarlık arasındaki bağ, Philip Johnson,Mark Wigley ve Peter Eisenman tarafından kurulmuş ve son dönemlerin üzerinde en çok konuşulan alanı olmuştur Aslında dekonstrüktivizm; modern dünyanın belirsizlik, yıkıcılık ve yabancılaşma gibi kavramlarını içeren fenomolojinin (görüngü bilim) işaret ettiği tesadüfî dünyayı dışlamak yerine bütün olumsuzluklarıyla kabul eden bir ‘modernizm’dir.

Dekonstrüktivizm akımında modernizm-postmodernizm karşılıklı etkileşimi; dışavurumculuk, kübizm, minimalizm ve çağdaş sanat gibi diğer 20. yüzyıl hareketlerine de referans olmuştur. Dekonstrüktivizmin uygulamacılarının “biçim işlevi takip eder”, “biçimin saflığı” ve “malzemelere dürüstlük” gibi prensipleri daraltıcı modernizm “kuralları” olarak görür ve mimariyi bu kavramlardan uzaklaşmayı amaçlar.

Dekonstrüktivizm akımını eleştirenler bu tasarım biçiminin tamamen fiziksel bir çalışma olduğunu; sosyal hiçbir mesaj içermediğini ve sosyal bağlamda önemsiz oldukları yorumunu getirmektedir. Bu görüşü paylaşan Kenneth Frampton dekonstrüktivizmi “elitist ve gerçeklerden uzak” olarak nitelendirirken; Nikos Salingaros ise bu akımın yıkılmış formları inşa etmek için tasarımın düşüncesini ele geçirmiş bir “virütik dışavurumculuk” olduğunu söylemiştir. Nikos Salingaros’un eleştirileri Derrida ve Philip Johnson’un tanımları ile benzerlik gösterse de, kendisi bu tanımı dekonstrüktivizmi tamamen olumsuz bir şekilde eleştirmek için yapmıştır. Mimari alanda uygulanan dekonstrüktivizme getirilen diğer eleştiriler dekonstrütivist felsefeye getirilen eleştiriler ile benzerlikler göstermektedir. Yani yeniden inşaat (İngilizce: deconstruction) planlanmış bir aşamalar zinciri değildi, mimar nasıl isterse öyle sonuçlanabilir; hatta mimarın eserlerinde tutarsızlığa da yol açabilir.Bu bağlamda getirilen başa bir eleştiride günümüzdeki dekonstrüktivizm uygulamalarının ilk felsefi kökeninin tamamen uzaklaştığı ve elimizde sadece dekonstrütivizmin estetik yani görsel yanının kaldığıdır.

Dekonstrüktivist yapı örneği için BMW Welt incelemesine de bakmanızı tavsiye ederim --> Bmw Welt

Gizem BEKAR
Çok düşünür çok konuşur bir okuryazar ve her konuda bilgiye aç bir mimar.

 

DİĞER YAZILARIMIZ

PRIVACY POLICY


Copyright © 2018. Created WITH BY OkurDaYazar